Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun Taşınır Rehnine Etkisi

ADMD Avukatlık Bürosu
Lara Leman Türkay

 I) YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA

6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu (”6750 sayılı Kanun”) 28.10.2016 tarihli 29871 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış ve 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6750 sayılı Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu (“1447 sayılı Kanun”) yürürlükten kaldırılmıştır. Geçiş hükümleri kısmında yer alan geçici maddeye göre 6750 sayılı Kanun, yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan takiplere uygulanmaz ve yürürlüğe girdiği tarihten önce ticari işletme veya esnaf işletmeleri üzerinde tesis edilen rehin haklarına ilişkin ilgili mevzuat hükümleri uygulanmaya devam edecektir.

Geçici maddenin önceki halinde yer alan dava ve takiplere ibaresi Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı bulunduğundan Anayasa Mahkeme’sinin 2019/27 sayılı kararıyla iptal edilmiş, sadece takip ibaresi kalmıştır. 01.01.2017 tarihinden önce tesis edilen rehin haklarına ilişkin 1447 sayılı kanun uygulanır. 6750 sayılı Kanun’da, Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik’te, Rehinli Taşınır Sicili Yönetmeliği’nde ve Ticari İşlemlerde Taşınır Varlıkların Değer Tespiti Hakkında Yönetmelik’te hüküm bulunmayan hallerde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“4721 sayılı Kanun’un”) taşınmaz rehnine ilişkin hükümleri uygulanır. Taşınır ibaresi 15.02.2018 tarihli ve 7099 sayılı Kanunun 33. maddesi ile taşınmaz olarak değiştirilmiştir. Taşınmaz rehnine atıfta bulunmasının sebebi 6750 sayılı Kanun’un sicile tescili kurucu unsur olarak kabul etmesi ve 4721 sayılı Kanun’un sadece taşınmazlar bakımından sicile tescili öngörmesidir.

 II) TARAFLAR

6750 sayılı Kanun’a göre rehin sözleşmesi kredi kuruluşları ile tacir, esnaf, çiftçi, üretici örgütü, serbest meslek erbabı gerçek ve tüzel kişiler arasında yapılabildiği gibi tacir ve/veya esnaflar arasında da yapılabilir. Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik’te detaylandırıldığı üzere rehin alacaklısı ancak kredi kuruluşu, tacir ve esnaf olabildiği halde rehin veren tacir, esnaf, çiftçi, üretici örgütü, serbest meslek erbabı olabilir.

 Yürürlükten kalkan 1447 sayılı Kanun’a kıyasla rehin sözleşmesi yapabilenlerin kapsamı genişletilmiştir. Tarafların, 6750 ve 1447 sayılı kanunlarda öngörülen sıfatlara sadece rehin sözleşmesi kurularken mi yoksa kurulduktan sonra da mı haiz olmaları gerektiği tartışma konusudur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 1447 sayılı Kanun’un 2/1 maddesinin münhasıran rehnin kuruluş aşamasına ilişkin bir sınırlama ve belirleme getirdiğini belirtmekte, karşı oy yazısında ise bu sıfatların münhasıran rehnin kuruluş aşamasına ilişkin bir sınırlama olduğuna dair bir düzenleme bulunmadığından, rehin hakkı kurulduktan sonra da uygulanacağını savunmaktadır. 6750 sayılı Kanun’a göre rehin veren, rehinli taşınır varlığın devri ile alacağın devrini sicile tescil ettirmekle yükümlüdür.

 III) AMAÇ VE KAPSAM

6750 sayılı Kanun’un amacı; teslimsiz taşınır rehin hakkının güvence olarak kullanımının yaygınlaştırılması, bu rehne konu taşınırların kapsamının genişletilmesi, taşınır rehninde aleniyetin sağlanması ile rehnin paraya çevrilmesinde alternatif yolların sunulması suretiyle finansmana erişimi kolaylaştırmaktır. 4721 sayılı Kanun’da öngörülen teslime bağlı taşınır rehninin yeterince uygulanabilir olmaması teslimsiz taşınır rehnini gerekli kılmıştır. 6750 sayılı Kanun’un genel gerekçesi küçük ve orta ölçekli işletmelerin önemini vurgulamaktadır. Gerekçeye göre kanunun tasarısı KOBİ’lerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması, rekabet güçlerinin arttırılması ve dolayısıyla ülkemiz ekonomisinin dengeli ve istikrarlı büyümesine katkı sağlanması amacıyla hazırlanmıştır.

6750 sayılı Kanun rehin hakkını, bir borcun ödenmesini veya ifa edilmesini güvence altına almak amacıyla taşınır varlık üzerinde zilyetliğin devrine gerek olmaksızın tesis edilen sınırlı ayni hak olarak tanımlayıp hangi taşınır varlıklar üzerinde teslimsiz rehin kurulabileceğini tahdidi olarak belirtir. Beşinci maddenin birinci fıkrasının a-p bendinde sayılan taşınırların biri ya da birden fazlası üzerinde rehin hakkı kurulabilecektir. Buna rağmen Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik, borç miktarının belirli olması halinde sayılan varlıklardan ancak borç miktarının tamamına ek olarak azami beşte bir oranına yetecek kadarı üzerinde rehin kurulabilir diyerek rehin hakkını kanuni bir dayanak olmadan sınırlamıştır.

Bu durum şu riski doğurmaktadır; eğer rehin hakkının kurulması anında rehin verenin diğer taşınır varlıklarının bir kısmı alacaklının alacağını karşılamaya yetiyorsa ve buna rağmen alacaklı yeterli miktardaki taşınır varlığın üzerinde değil de işletmenin bütünü üzerinde rehin hakkı kuruyorsa bu durum geçersizdir. Alacaklının mümkün olduğunca ticari işletme rehini kurmaması, onun yerine her bir taşınır üzerinde ayrı ayrı rehin kurması gerekir. 6750 sayılı Kanun, her tür sözleşmeden doğan mevcut veya müstakbel alacakların rehne konu olabileceğini söylese de bu durum belirlilik ilkesini ihlal etmemeli, belirli bir konu ile sınırlandırılmalıdır.

Ticari işletmenin veya esnaf işletmesinin tamamı üzerinde rehin kuruluyorsa rehnin kuruluşu anında işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan her türlü varlık rehnedilmiş sayılır. İşletmelerin mevcut ve henüz mülkiyetinde olmayan müstakbel taşınır varlıkları üzerinde rehin hakkı kurulabileceği gibi bunların getirileri üzerinde de rehin hakkı kurulabilir. Ticaret unvanı ve/veya işletme adının rehin konusu olabilmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki (“6102 sayılı Kanun”) “Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemez” hükmü ile çelişmektedir. Yürürlükten kaldırılan 1447 sayılı Kanun ticari işletmenin kanunda belirtilen unsurlarıyla birlikte rehnedilmesini şart koşuyorken, 6750 sayılı Kanun buna ek olarak taşınır mallar üzerinde de teslimsiz rehin kurulması olanağı sağlar. Taşınır varlık üzerindeki rehin hakkı, o varlığın bütünleyici parçasını da kapsar.  

IV) ŞEKİL VE TESCİL

Rehin hakkının kurulabilmesi ve üçüncü kişilere hüküm ifade edilebilmesi için elektronik ortamda ya da yazılı olarak düzenlenen rehin sözleşmesinin sicile tescil edilmesi gerekir. Rehin sözleşmesi elektronik ortamda düzenlenmişse güvenli elektronik imza ile onaylanması, yazılı olarak düzenlenmişse tarafların sözleşmeyi sicil yetkilisinin huzurunda imzalaması ya da imzalarının noterce onaylanması şarttır.

Yürürlükten kalkan 1447 sayılı Kanun da rehin hakkının doğumu için sicile tescili zorunlu kılmıştır fakat 6750 sayılı Kanun’a göre tescilin TARES adlı ticari işletmeler için taşınır rehin siciline yapılması gerekir. TARES’e yapılan tescil ile rehin hakkı doğar, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir, kayıtlarının aleniyeti sağlanır ve alacaklıların öncelik hakkı belirlenir. Kayıtlar kamuya açık ve aleni olmasına rağmen, taşınırın rehinli olduğunu bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen iyiniyetli üçüncü kişinin iyi niyeti korunur’ ibaresiyle tapu sicilinden farklı olarak kayıtların herkes tarafından bilindiği varsayılmamakta ve iyiniyetli üçüncü kişilerin hak iktisap etmelerinin önü açılmaktadır.

Dürüstlük kuralına göre sicili incelemeleri kendilerinden beklenen kişiler hususunda kanunda bir düzenleme yoktur. Ticari işletmeler için taşınır rehni sicilinin tapu sicilinden farklı olduğu bir diğer nokta da tapu sicilinde her taşınmaza ayrı sayfa açılması esası hakimken TARES sorgulama yapan kişinin zilyetliğindeki malların rehinli olup olmadığı bilgisini verir.

V) DERECE SİSTEMİ VE ÖNCELİK HAKKI

Bir taşınır üzerinde birden fazla rehin hakkı tesis edilmişse bunlar arasındaki sıra sabit dereceler sistemi ya da ilerleme sistemiyle belirlenir. 6750 sayılı Kanun iki sistem arasında da tercih imkânı sunmaktadır. Taraflarca herhangi bir rehin sisteminin belirlenmemesi halinde rehin, ilerleme sistemine göre kurulmuş sayılır. Birden fazla rehin hakkı varsa alacaklıların öncelik hakkı derece belirtildiği takdirde derece sırası, belirtilmediği takdirde ise rehnin kurulma anı ile belirlenir.

Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik, ilerleme sisteminde önceki sırada bulunan diğer rehin alacaklılarının muvafakatini almak koşuluyla sonraki sırada yer alan alacaklıya rehin sözleşmesi ile boşalan dereceye ilerleme hakkı tanır.  Boş dereceye ilerleme hakkını ilerleme sisteminde kabul etmesi tartışmaya açıktır çünkü ön sırada gelen rehin hakkı boş kaldığı takdirde sonradan gelenler silsile halinde ilerlerler ve derece boş kalmaz. Sabit dereceler sisteminde ise diğer rehin alacaklılarının muvafakati aranmamıştır. 6750 sayılı Kanun derece sistemi bakımından 4721 sayılı Kanun’dan farklı düzenlemeler getirmiştir.

VI) REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ

Borcun süresinde ifa edilememesi halinde, temerrüt sonrası haklar başlığı altında alacaklıya mülkiyetin kendisine devrini talep edebilme, alacağı varlık şirketlerinin yönetimine devredebilme veya zilyetliğin devrine konu olmayan varlıklarda kiralama ve lisans hakkını bizzat kullanabilme seçimlik hakları tanınır. 6750 sayılı Kanun temerrüt dese de borçlunun temerrüde düşmesi şart değildir, borcun muaccel olup ifa edilememesi yeterlidir.

1447 sayılı Kanun’da alacaklı rehnin paraya çevrilmesini talep edebiliyorken 6750 sayılı Kanun ek bir imkân tanıyarak rehinli alacaklıya mülkiyetin kendisine geçirilmesini talep etme yetkisi tanımaktadır. Bu durum Lex Commisoria Yasağı (Rehinli Malı Edinme Yasağı)’na bir istisna getirmektedir. Bunun altında yatan neden 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre rehnin paraya çevrilmesinin uzun süreceği ve masraflı olacağı, bazı malların nitelikleri itibariyle zaman kaybetmeden paraya çevrilmeleri gerektiğidir.

6750 sayılı Kanun ile rehinli alacaklı daha kısa sürede mülkiyeti devralabilir ve 3. kişilere devredebilir. Mülkiyetin devri talep edilecekse alacaklının başvurusu üzerine rehin verenin yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesince taşınırın değeri ekspertiz hizmeti sunan gerçek veya tüzel kişilere tespit ettirilir. Belirlenen değerin, birinci derece alacaklının toplam alacağından fazla olması durumunda, aradaki fark miktarından, diğer derecelerdeki alacaklılara karşı, birinci derece alacaklı ile rehin veren müteselsilen sorumludur. Rehin verenin rehin verdiği mal ile sınırlı olan sorumluluğuna rağmen, kanun koyucu tarafından rehin veren ve birinci dereceden rehinli alacaklı müteselsilen sorumlu tutulmuştur.

VII) MÜEYYİDELER

6750 sayılı Kanun’a göre aşağıdaki koşullar gerçekleşirse alacağını tamamen ya da kısmen tahsil edemeyen rehin alacaklısının şikâyeti üzerine rehin ile güvence altına alınan borç tutarının yarısını geçmemek üzere rehin veren veya taşınırı yüklü olarak devralan aleyhine adli para cezasına hükmedilir:

a)      Rehinli varlığı bu Kanunun hilafına kullanması,

b)      Borcu ödememesi hâlinde rehinli varlığın mülkiyetini devretmemesi,

c)      Rehinli varlığı alacaklıya zarar vermek kastıyla tahrip veya imha etmesi,

d)      Rehinli taşınır varlığın devri ile alacağın devrini Sicile tescil ettirmemesi,

e)      Sicili yanıltmaya yönelik fiillerde bulunması.

Yayınlarımız